Tuesday, November 27, 2018

Social Intelligence - Sosyal Zeka Kitap Özeti - Daniel Goleman

Empati sosyal olarak çok önemlidir. Sadece IQ yu ele almamız bizi çok doğru şekilde yönlendirmez. Yapılan bir araştırmada iki kişinin bir toplantıya katılması isteniyor. Bekleme odasındaki yaptıkları konuşma kayıt ediliyor. Sonrasında katılımcılara kaydı izlemesi ve kritik anlarda karşı tarafın ne düşündüğü hakkındaki fikirleri soruluyor. Bu deney bize empatinin kişiden kişiye ne kadar değişkenlik gösterebileceğini öğretiyor. Örneğin bir diyalogda konuştukları öğretmenin ismini hatırlayamadığı için bu anda doğru bir şekilde mahçup hissettiğini söyledi. Bir başka anda, kadın konuşmadan dikkatini kaybettiğinde, ona çıkma teklif edeceğini tahmin etti. Ancak gerçekte ise dün izlediği oyun hakkında düşünceye dalmıştı. Buradan da görebileceğimiz gibi kişilerle iletişimde olduğumuz zaman, onları iyi anlamamız, vereceğimiz cevaplar için oldukça önemli hale gelmektedir. Yapılan bir başka araştırmada, ilişkiler içerisinde karşımızdaki kişinin korkularını ve endişelerini anlayıp, sebebini öğrenmek için çabalama olmadığında, ilişkiler büyük sorunlar yaşıyor.


Japon psikolog Takeo Doi Amerika'da bir ailenin yanında iken kendisine yemek yemek isteyip istemediği soruluyor. Kendisi ise öneriyi kabul etmiyor ve sonrasında aç olarak gününe devam ediyor. Halbuki Japon kültüründe, misafir geldiği zaman kendisine direk olarak yiyecek ikram edilir ve kendisi aç ise bu ikramı geri çevirmez. Yemek olmadan sormak kültürleri gereği ayıp karşılanıyor. Bu gibi durumlarda empati yapamamak, sosyal olarak bizi etkileyebilir.



Çocukların önünde yer alan oyuncağı aldığımızı ve yeni bir oyuncakla değiştirdiğimizi düşünelim. Bazı çocuklar bu duruma tepki veriyor ve ağlıyorlar. Harvard Üniversitesinden Jerome Kagan'ın yaptığı araştırmada, ağlayan çocuklar büyüdüklerinde daha ürkek ve çekinden oluyor. Sebebi ise beyinlerindeki amigdala olarak adlandırılan korku bölgesinin aktif olması. Bu durumun aile içerisinde geliştirilebileceğini belirtiyor. Eğer çocuklarımızı yeni şeyler denemelerine teşvik eder ve destekler isek, ürkekliklerini yenebilirler.


Çocuklara korku duygusunu da vermek önemlidir. Eğer çocukları hiç korku ortamlarında bulundurmaz isek gelecekleri için olumu bir iş yapmış olmayız. Karen Parker tarafından yapılan bir deneyde, çeşitli korku ortamlarında bulunnan maymunlar ile korku ortamında bulundurulmayan maymunlar arasında bir deney yapılıyor. Korku ortamında bulundurulmayan maymunların daha çekingen, diğerlerinin ise daha meceracı ve yeni şeyler keşfetmeye açık oldukları öğreniliyor. Eğer kişiler uygun miktarda korku ile tanışırlar ise bebeklik dönemlerinde, daha maceracı bir yaşam sürüyorlar. Uzun süre korkuya maruz kalmak ve yüksek dozajda korku içeren ortamlarda bulunmak, olumsuzluğa sebebiyet  verebilir.

Erkeklerde bulunan testosteron hormonu, sosyal zeka için bir risk faktörü oluşturmaktadır. Erkeklerin karşı cinsin isteklerini ve beklentilerini göz ardı edebilmesine sebebiyet vermesine sebep olabilmektedir. Yüksek testosteron seviyesi ile erkeklerin karşı cinsi, cinsellik anlamında kötüye kullanabileceği ve yüksek boşanma oranlarına sebep olabileceği belirtiliyor.


Stres sadece bizi ruhsal olarak değil, bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi olarak da olumsuz etkiler. Eşleri Alzheimer olan ve onlarıbn bakımı ile uğraşan kadınların sağlıklarının olumsuz etkilendiği tespit edilmiş. Bu durumda olan bakıcılara sosyal destek olarak, bu durum engellenebilir. New Hampshire yaşayan ve ingilizce öğretmeni olan Phillip Simmons eşinin ciddi bir sağlık sorunu yaşadığını ve bunun ailesini ve kendisini olumsuz etkileyeceğini düşündü. Bu durumda hemen arkadaşlarından, komşularından ve akrabalarından destek istedi. 35 kişik bir grup ona yemek yapma, çocuklarla ilgilenme, temizlik gibi konularda  yardım etti. Bu durum sayesinde kocasının ölümünden sonra ise normalden daha fazla bir acı çekmedi.


Hint hastanelerinde hastalara yemek verilmiyor. Bunun sebebi hastalar ile ilgilenmemek değil, o hastanın tanıdıklarının getirmesi, onla vakit geçirmesi. Sosyal temas hastaların iyileşmesine olumlu etkiler yaptığı için, gerçekten mükemmel bir fikir. Kişiler hastanede olduklarında, ailesi ve sevdikleri yanında olduklarında; hissettikleri endişe önemli ölçüde azalıyor. Bir başka olumlu durum ise, hasta ile aynı durumda olan ve tedavisi tamamlanmış kişilerle aynı ortamda bulunmak. Bu durum yine sosyal temas sağlayarak, endişeleri azaltmakta. O kişiler mutluluklarını anlatarak, olumlu duygu aktarımı sağlamaktadır. Yapılan araştırmalarda güçlü sosyal ortamda olan kişilerin daha uzun yaşadıkları ve hastalıklardan daha kolay kurtuldukları görülüyor.


No comments: