Friday, September 15, 2017

Kitap Özeti - How to Fail at Almost Everything and Still Win Big



Tutkulu olmak her başarı öyküsünde anlatılır. Ancak kredi veren bir kuruluşta çalışırken, patron; çok tutkulu insanlara asla kredi verme derdi. Krediyi; excel üzerinde iyi görünen ve bu iyi görüntüyü çok çalışarak elde edeceğini söyleyen girişimciye vermemizin daha uygun olacağını söylerdi.  Sadece tutku ile başarılı olan çok az insan var. Bunlar da  kendilerine sorulduklarında, mütevazi olmak adına, herkesin sahip olabileceği tutkulu olmak eylemini söylerler. Tutkulu olan ve başarısız olanlar ise pek ortalarda görünmezler.

Başarı aslında başarısızlıkların arkasında gizlidir. Her başarısızlık bizi daha zeki, daha yetenekli, daha enerjili, daha fazla çevresi olan bir insan yapmalı. Başarısızlık bir sonuç değil, bir araçtır. Bir şeyin bittiği yerde, başka bir şey başlar.

Sistem odaklı olmak, hedef odaklı olmaktan daha iyidir. Sistem odaklılar, yeni ve kullanışlı yollar bulma konusunda daha iyiler. Hedef odaklı kişiler başarana kadar, devamlı biteceklerini düşündükleri bir başarısızlık içindedir. Bu konuda en iyi örnek diyettir. Hedef odaklı olursanız, kilo vermeye odaklanırsınız. Sistem odaklı olursabız sağlıklı beslenmeye odaklanırsınız, bu sayede ise başarılı olma şansınız artar.

Sevdiğim sözlerden biri, eğer başarı istiyorsan, ücretini öğren ve sonra ödedir. Bizler de bunun farkında olmalı, okulda iyi notlar almak istiyorsak, sosyal yaşamımızdan fedakarlık yapmalıyız. İnsanlar üç türlüdür
.
1. Bencil 2. Budala 3. Başkaları odaklı yaşayanlar

Sosyal ve dini sebepler bizim aldığımızdan daha fazlasını çevremizdekilere vermemizi önerir. Kısa vadede ev işlerine yardım edip spor yapmamamız, bir iş arkadaşımıza fazladan zaman ayırıp, yardım etmemiz ve sağlıklı bir yemek yerine abur cubur yememiz kısa vadeli cömertliklerdir. Eğer önce kendimiz ile ilgilenirsek, uzun vadede daha fazla cömertlik yapabilecek potansiyele erişebiliriz. Belirli bir zenginlik seviyesine ulaştıktan ve bütün ihyitaçları karşıladıktan sonra dünyayı nasıl daha iyi bir yer yapabilirim konusuna kafa yormaya başladım.


Enerji konusu oldukça önemlidir. Enerjiyi yüksek tutabilmek için doğru yemek, spor yapmak, gereksiz, stresten uzak durmak, yeteri kadar uyumak gibi konular gelmektedir. Eğer enerjimiz yüksek olursa,  yaptığımız işin kalitesi artar ve daha kısa sürede işlerimizi yapabiliriz. Bu aynı zamanda kişisel hayatımıza da olumlu etki yapar. Eğer bulunduğumuz ortamların ejerjisini değiştirmek istiyorsak, önce kendi enerjimizi değiştirmeliyiz.

Basitlik ve karmaşıklık konusu olayları ele almamız ve enerjimizle ilgili önemlidir. Örneğin eşimle akşam çıkacağımız bir restoran ve yiyeceğimiz yemek, eşimin karmaşıklık odaklı olması sebebiyle ayın anda farklı şeyleri de yapmaya dönüşebilir. Örneğin yemeğe onun arabası ile gitmemiz, yarın aracını kullanacağı için benzin almamız, ayrıca alışveriş listesinde eksik olan şeyleri yol üzerindeki markete uğrayıp almamız gibi konular işleri karmaşıklaştırabilir. Bu gibi ne kadar konu ve olay işin içine girerse ve dış faktörlerin etkisi ile sorunlar çıkmaya başlarsa, stres yaşamaya başlarız ve ana işimiz bazı durumlarda gerçekleşmeyebiliriz. Bu tip durumlarda stresten uzak durmak amacı ile basitlik taraftarıyım. Ancak işin içine güvendiğiniz az kişi katılacak ve bunlar işi karmaşıklaştıracaksa, olumlu yanları da olabilir. Ancak dahil olan kişi sayısı artar ve bu kişilere güvenmiyorsanız, sorun yaşama durumunuz çok yüksek olacaktır.

Optimize etmek hedef odaklı gidenlerin stratejisidir. Sistemli ilerleyenler ise basitleştirme yolunda ilerlerler. Karmaşık sistemler hataya daha fazla sebebiyet vermektedir. Basit sistemler ile başarıya ulaşmak daha kolaydır. Başarıyı elde ettikten sonra ise optimze etmek daha kolaydır. Basitleştirme bizim uzun vadeli hedefimiz olmalıdır. Ek olarak beynimiz bazı işleri yaptığımız yerleri hatırlar ve ona uygun davranma yoluna gider. Örneğin yatakta tv izlemek ve laptop ile çalışmak doğru bir yaklaşım değildir.


Öncelikler konusuna gelecek olursak bir numaralı önceliğimiz sağlık olmalıdır. İki numarada ise ekonomik özgürlüğe sahip olmak gelmektedir. Ekonomik özgürlük olmadan aile ve arkadaş ortamında bazı sıkıntılar olacaktır. Üç numaralı öncelik ise aile ve eş dost ortamına sahip olmaktır. Sonrasında ise yerel toplum, mahalle, ülke ve dünya şeklinde ilerler. Öncelik sıramızda ilk sıralarda olan konuları çözüme kavuşturmadan, dünyayı değiştirme gibi bir çabaya girmemiz çok doğru değildir. Çevrenizde olup bitenin, sizi etkilemesine çok izin vermeden kontrolü elde tutmanız çok önemlidir.Sizi mutlu eden şeylere odaklanıp, iyi bir ruh haline sahip olabilirsiniz.Spor yapmak bunun için verilecek iyi örneklerden birisidir. Tok insanlar, aç insanlara göre daha farklı bir ruh halinde olurlar. Uyku, yemek, spor yapmak gibi konular bizi iyi bir ruh haline getirebilecek ve yapması en kolay olan şeylerdir. Eğer bunlar yeterli gelmiyorsa, gelecekte olduğunda sizi çok mutlu edecek şeylerin hayalini kurabilirsiniz. Örneğin bir ada satın aldığınız veya nobel ödülü aldığınızı hayal etmek sizi mutlu edecektir.Tam tersi durumlar için ise, sizi mutsuz edecek haber,film, müzik gibi şeylerden uzak durunuz. Eğer kötü bir ruh halinde iseniz bile sahte bir gülücük bile sizi mutlu etmeye yetecektir. Başarı ise insanları en çok mutlu eden şeylerin başında gelmektedir. Hayatta başarılı olmanın yolu ise, bazı konularda iyi olmaktan geçmektedir.Bir konuda iyi olmak için ise,o konuda uzun süre çalışmak, tecrübe etmek ve çalışmak gerekmektedir.


Çevrenizde akıllı insanların bulunmasına özen gösterin. Örneğin Dilbert karikatürlerini yaparken ve bir yerde tam zamanlı çalışırken, bir Kanadalı beni konuşma yapmak için Kanadaya davet etti. Kanadaya gitmek ve konuşmayı yapmak yoğun programımda çok da mantıklı durmuyordu benim için. Kanadalı kişi bir fiyat teklifi yapacağını ve bunun benim için uygun olup olmayacağını değerlendirmemi istedi. Eğer çok yüksek  bir fiyat istersem orgnizasyonu planlayanlara soracağını ve geri haber ileteceğini söyledi. Sonrasında Dilber için ortak iş yaptığımız bir firmada bu tür konuşmalar yapan bir kişiden akıl almak adına bilgi istedim. Kişi benden 5000 dolar isteyebileceğimi iletti. Eğer hayır derlerse Kanadaya gitmemem gerektiğini söyledi. Ben böyle bir para edeceğimi düşünmemiştim ve gülerek telefonu kapattım. Sonra Kanadalı kişiye bu teklifi yaptım ve uçak bileti ve kalacak yer masraflarını da ekleyerek bu öneriyi kabul etti. Daha sonrasında ise 100.000 dolarlara kadar ulaşan konuşmalardan para kazanmamı sağlayan olaylara sebebiyet verdi. Burada akıllı bir arkadaşımın olmasının ve bana bu iş için doğru bir giriş noktası önermesinin faydasını hiç unutamam. İlla Ceo veya milyoner arkadaşınız olsun demiyorum ama sizden farklı şeyler bilen kişilerin çevrenizde olması, çok iyidir. Eğer böyleleri yoksa, bir an önce bulmalısınız.


Okulların birinci amacı çocukları hayata hazırlamaktır. Okullar çocukların başarılı olması için nasıl bir sistem takip etmeleri gerektiğini öğretmez. Bu sistemi okullardan öğrenemeyen çocuklar ise, eğer aileleri başarılı ise, onlardan gözlem yaparak veya onların koçluğu ile bunu öğrenebilirler.Fakat buna erişebilen çocuk sayısı çok azdır. Çocuklar başarılı şeyleri televizyonda ya da bir takım filmlerde görmektedir. Bu konuda kitaplar kullanışlıdır ancak pazarlama uğruna sadece bir konu üzerine odaklanırlar. Başarının formülünü şu şekilde verebilirim.
Başarının formülü = Kazandığın her yetenek başarı ihtimalini iki katına çıkarır.
Dikkat ederseniz, edindiğiniz yetenek için uzmanlaşmaktan hiç bahsetmiyorum. Eğer edindiğiniz yeneneklerde ortalama şekilde iyi olursanız, pazar değeriniz yükselecektir. Basit bir örnek vermek gerekirse, sahip olduğunuz mesleğin yanı sıra, İspanyolca da akıcı bir hale gelirseniz, diğer adayların önemli bir kısmını önüne geçeceksinizdir. Aynı şekilde Powerpoint öğrenmek bir organizasyona seçilme şansınızı artıracaktır. Bunu da formülleştirirsek: İyi + İyi > Mükemmel.
Buradaki mükemmellik bir konuda dünyanın en iyilerinden biri olmak olarak algılanmamalıdır. Ayrıca  beyniniz yeni şeyler öğrenmeye odaklanınca, olaylara bakış açınız genişleyecek ve bu da başarımızı destekleyecektir. Örneğin, kendi durumum için orta halli bir çizer olmamın yanına işletme eğitimimi koymam Dilbert karikatürlerinin başarılı olma ihtimalini artırmıştır. Sadece iyi bir çizer bile olsam bunu başaramayabilirdim.Telefon şirketin de çalışırken internet ile tanışmam ve gazetelere basılan karikatürleri internet ortamına da taşıtmam, başarıyı artırmıştır. Bu da yeni bir öğrenme ile gerçekleşmiştir. Buna paralel olarak email adresimi de karikatürlere eklemem ile ciddi dönüşler alıp, başarıya daha da yaklaştım. En nihayetinde iyi bir sanat yeteneğim olmasa bile bütün bu bilgilerin bir araya gelmesi sonuç olarak bana başarıyı getirmişti. Bunun yanı sıra farklı alanlardan haberler okuyup, bilgiler edinmeniz de oldukça faydalıdır. Haber okurken ise, yeniliklere gelişmelere ve pozitif şeylere odaklanmanız, trajik konulara odaklanmanızdan çok daha faydalı olacaktır.

İnsanların başarılarını etkileyen bir çok psikolojik olay bulunmaktadır. Örneğin insanlar kararlar alırken, belirli bir çerçevelenmiş durum ile sizi kıyaslayıp ona göre karar veriler. Örneğin başarısız olduğum restoran işinde, dekorumuz standartların ve çevredeki restoranların çok üzerinden idi. Bu güzellik insanlara içerideki yemeğin de özel olacağı algısını oluşturuyordu. Ben sadece restoran dekoru yeterli olacaktır diye düşünürken, insanlar sıradan restoranlardan daha güzel dekoru olan bu yerin yemeği de iyi de çok özel olmalı diye düşündüler. Aradıklarını bulamayınca ise sadece dekoru olan bu yere sıradan yemek için geleceklerine, çevredeki sıradan yemeği ve dekoru olan yere gitmeyi tercih ettiler. Burada insanlar çevredeki restoranları referans alarak değerlendirme yapmışlardı. Bu ve bunun gibi 100 civarı psikolojik olarak aldığımız karaları etkileyen, beynimiz ile ilgili etkenler bulunmaktadır. Bunları zaman içerisinde öğrenmemiz bize başarı yönünde fayda sağlayacaktır.


Utangaçlığı yenmek için şöyle bir örnekle başlayabiliriz. Eğer hiç yüzme hakkında bilgisi olmayan birisini ve bunu hiç duymamış birini denize atarsanız muhtemelen boğulacaktır. İnsanlar doğduklarında yüzme bilmezler. Ufak bir bilgi edinme ve deneme ile öğrenebilirler. Utangaçlık konusu da bunun gibidir. Bazılarımız diğerlerine kıyasla daha utangaçtır. Fakat bu da üzerine çalışarak, üzerinden gelinebilecek bir konudur. Bunun için ise efor harcamalıyız. Aksi halde, sosyal ortamlarda boğulabiliriz. Utangaç olduğumuz durumlarda, başka bir kişi gibi davranarak utangaçlığımızı yenebiliriz. Utanma duygusu içimizden gelen ve bizim bir konuşmada veya ortamda bulunmamamızı söyleyen şeydir. Başkası gibi davranırsak bunu aşabiliriz. Bunu ise şu  düşünceler ile desteklemeliyiz. Herkes sosyal ortamlarda ara ara kendisini tuhaf hisseder. Diğer kişinin de çekingen olup, değilmiş gibi davrandığını düşünebiliriz. Bu tür ortamlarda, teknolojik ürünlerden, belirli işleri yapmak için kullanılan araçlardan konuşabiliriz. Kimi insanlar sahip oldukları şeylerden konuşmayı severken, kimi insanlar da diğer insanlardan bahsetmeyi severler. Bunu kavrayıp, karşımızdaki kişi ile ona uygun davranmak faydalıdır. Dışa dönük olan insanlar ise, bu özelliği birilerinden görüp (ailesi, arkadaşları), taklit edenlerdir. Siz de bunu yapabilirsiniz. Utangaçlığı yenmek, sosyal ortamlarda bolca bulunup, bu öğrenilenleri uygulamaya çalışarak başarılabilir.

İkna konusu hayatımızı birçok alanında karşımıza çıkmaktadır. Mutlaka birilerini ikna etmek durumunda kaldık ve kalacağız. İkna etmeye çalışırken kim daha etkili olmak istemez? Bu konu ile ilgili kitaplar okuyup, kendimizi geliştirip, meleke haline getirinceye kadar uygulamalar yapmalıyız.  Çünkü, ilgilenmiyorum, bunu yapmayacağım, böyle bir kuralım var, teşekkürler, bu sadece ikimizin arasında gibi söylemler ikna için etkili olmaktadır.


Hayatımda düzenli olarak modelleme yapmaya çalışıyorum. Örneğin 25 sayıdan oluşan bir voleybol setinde, ilk olarak 17 sayısına ulaşan taraf, geri düşse bile, o seti kazanıyor. Muhtemelen psikolojik bir etki ile bu olay gerçekleşiyor. Örneğin Stephen Covey Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı adlı kitabında, başarılı insanların modellemelerini anlatmıştır. Sürekli öğrenmek, öncelik belirlemek, güzel sonuçla elde edeceğini düşünmek bunlardan bazılarıdır.


Esprili insanlar, esprili olmayan insanlara göre daha çekicidir. Esprili olmak kişilerin enerjisini artırır. Espri zihninizde yer alan sıkıntılardan sizi uzaklaştırır. Espri yaparken kişiler üzerinden yapmaya çalışın. Aksi halde sizin, anlattığınız kişilerin arkasından da espri yapacağınız algısı oluşabilir. Espri yapmak sizi daha üretken birisi yapacaktır. Tek düze  düşünce yapısından çıkaracaktır.



Kendi kendini doğrulayan insanlar, kendi kendilerine sözler veren insanların başarılı oldukları görülmektedir. Örneğin bir sınavımdan 94 alacağım demiştim, bunun üzerine gittim ve başardım. Aynı şekilde iyi bir karikatürist olacağım demiştim kendi kendime, bunu da başardım.

Birliktelik etkisi bizler farkında olmadan hayatımızı etkilemektedir. Örneğin kilolu insanlar ile vakit geçirmemiz, bizim onlara bakınca normal hissetmemizi sağlayacak ve kilo vermemizi engelleyecektir. Ayrıca o kişilerle buluşunca, sağlıksız beslenme ihtimalimiz artacaktır. İnsanlar sosyal varlıklardır. Bulundukları ortamdaki enerji, ilham, yetenek ve karakter özelliklerinden etkilenmektedir.

 Hayattan aldığımız tadı en üst seviyeye çıkarmanın yolu mutluluktan geçmektedir. Mutluluk vücudumuzun, beynimiz aracılığı ile ürettiği kimyasallar sonucu oluşmaktadır. İçinde bulunduğumuz durum ve şartlar mutluluğumuza direk etki etmektedir. Vücudunda hasar veya eksiklik olan kişiler mutlu olabilmektedir. Vücut kimyamızı ise istediğimiz zaman değiştirebiliriz. Bunun en basit yolu, istediğimiz zamanda, istediğimiz şeyi yapmamızdır. Zamanlama çok önemlidir. Zamanımızı ise kendimiz yönetiyoruz. Uzun vadede takvimimizi kendimizle ilgili şeylerle ilgili kullanılacak hale getirmeyi hedeflemeliyiz. Spor yapmak, hobi edinmek bizi geliştirip, mutlu olmamıza sebep olacaktır. Bizi bazı konularda ilerleme kaydetmemiz bizi mutlu eder. Yanlış yolda olduğumuz ve ilerleme kaydedemediğimiz düşüncesi ise mutsuz eder. Gelişmek ve öğrenmek bize doğru yolda olduğumuz hissini verir. Hayal kurma konusu da bizi mutlu eder. Kötümser olma, hayal kuramamanın bir sonucudur. Geleceğin parlak olduğunu hayal edemiyorsak, bütün enerjimiz gidecektir. Şu anki gerçeklerin, sizin hayal gücünüzü ele geçirmesine izin vermeyin. Sağlıklı olmamız ve vücudumuzla ilgilenmemiz bizi mutlu eder. Erken saatlerde egzersiz yaptığımız zaman, iyi beslendiğimiz zaman, uykumuzu aldığımız zaman kendimizi iyi hissederiz. Egzersiz yapmak, vücudumuzun mutluluk hormonu salgılamasını sağlar, ek olarak kafamızın dağılmasını sağlar. İyi uyumamıza sebep olur.


The Paradox of Choice adlı kitapta, insanların çok seçeneğe sahip olmasının, mutsuzluğa yol açtığı anlatılmaktadır. Seçim yapıldıktan sonra kendimizden şüphe duyup, diğer seçeneklerin daha iyi olabileceği düşüncesine kapılıp, mutsuz olabiliriz. Bunun önüne geçmek için, günlük rutinlerimizi oluşturup, uygulamalıyız. Günün hangi saatinde kahve içeceğim, kahvaltı yapacağım gibi konular rutin hale getirilebilir.

Bir karikatüristin size diyet tavsiyesi vermesini garip karşılayabilirsiniz. Burada yazacaklarım bilimsel kaynaklarda geçen konular ve kişisel tecrübelerim üzerine olacaktır. Benim diyet anlayışım, istediğin kadar, istediğin şeyi, istediğin zaman yemek üzerine kuruludur. Buradaki sihir, istediğim şeyin ne olduğunu değiştirmektir. Eğer yemekten aldığınız zevki, doğru yiyecekler ile alırsanız, yanlış şeyler yemekten uzak durursunuz. Bunun için biraz iknaya ihtiyaç olabilir. İnsanların zaman içerisinde yemek alışkanlıkları değişiyor. Örneğin çocukken, gençken ve orta yaşta iken yediğimiz yemekler arasında ciddi farklar bulunmaktadır. İstediğimiz zaman yemek seçimlerini doğru yapmamız, bizim elimizdedir. Eskiden her gün dondurma yerdim, brokoli ise, hapishanede yatan kişilere ceza olsun diye verilen yiyecektir diye düşünürdüm. Şimdi ise dondurmaya kolay karşı durabiliyorum ve haftada 2 kere brokoli yiyebiliyorum. Yemek tercihlerimi bilinçli olarak değiştirebildim. Bir yiyeceği şiddetle isteme duygusu bizim tarafımızda değiştirilebilen bir konudur. Genelde toplumlarda sağlıklı besinler, tadı iyi olmayan besinlerdir şeklinde bir algı var. İlk aşamada bunu kırmak gerekiyor. Örneğin muz, lezzetli kuru yemişleri düşünebilirsiniz. Ben kafamda yediğim yemek ile, hissettiğim olumlu duygu arasında bir bağlantı kurdum. Vücudumu programlanabilir bir robot olarak görüp, mideme sağlıklı şeyler koyarsam, duygu durumunun iyi olacağını düşünüyorum. Bilimsel olarak eğer insan iyi şeylerle beslenirse, hayatındaki ufak iniş çıkışlar onu, sağlıksız beslenen bir insan kadar etkilemeyecektir. Başımıza gelen iyi veya kötü olaylar ile ruh halimizin değiştiği düşüncesinden çıkıp, yediklerimiz ile bunu ilişkilendirir isek, başarılı olabiliriz. Çok yediğimiz zaman bir süre sonra kendimizi uykulu hissederiz. Sebebi ise, beynimiz ve kaslarımız yerine sindirim sistemine enerjimizin yönlendirilmesidir. Bu durumları ölçmek için ise, ne yediğinize dikkat edip, takip eden saatlerde nasıl hissettiğinize dikkat edin. Testler yaptıkça, kahvenin uykumu kaçırdığını gördüğüm gibi, pilav, buğday, patates gibi yiyeceklerin uykumu getirdiğini gördüm. Peynir yiyebildiğin kadar yiyorum, hem açlığını bastırıyor, hem de yorgun hissetmemi sağlamıyor. Bu yazıları okumadan önce, yemeklere iyi kötü, kalorisi düşük veya yüksek, karbonhidrat veya protein şeklinde bakıyordunuz.


Beslenme ve spor arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Eğer doğru beslenmez isek, yemek sonrası uykulu, halsiz hissedip, spor yapmaktan uzak durabiliriz. Karbonhidrat dolu bir yemek yediğimizde, muhtemelen uykumuz gelecektir. Karbonhidrata olan bağımlılığımızı azaltmamız gerekmektedir. Patates, beyaz ekmek, pilav gibi yiyeceklerden uzak durmamız lazım. Bunun için karbonhidrat içermeyen besinlerden istediğimiz kadar yeme yoluna gidebiliriz bir kaç aylığına. Bu sayede karbonhidratlı besin aramayacak bir duruma  gelebiliriz. Örneğin kahvaltıda beyaz ekmek yerine, karbonhidrat içeren yiyebileceğiniz farklı şeyler olursa, ekmeksiz kahvaltı konusunda daha rahat bir geçiş yapabilirsiniz. Bu yöntem bir kaç aylığına size kilo aldırabilir ancak uzun vadede doğru yoldayız. Unutmayalım ki bir sistem kurmak istiyoruz, bir hedefe ulaşmak istemiyoruz. Sistemin ilk adımı, karbonhidrat ihtiyacını ortadan kaldırmak. Bu deneyi yaptığınızdan bazı değişiklikler göreceksiniz. Daha fazla enerji dolu olduğunuzun farkına varacaksınız. Karbonhidrat bağımlılığınız azalacak ve eski alışkanlıklarınızı bırakacaksınız. Diyet kola bağımlısı idim. Onun yerine kahveyi koyarak bu bağımlılığı yok etmeye çalıştım. İlk başlarda zorlandım, bir süre sonra ise başardım. Sağlıklı yiyeceklerin tatlarının iyi olmadığına dair genel bir kanı bulunmaktadır. Bunu aşmak için o besinler, yazdığım şeylerle ile birlikte yiyebiliriz. Soya sosu, az miktarda tuz, limon, sarımsak, soğan, biber, az miktarda tereyağı, domates sosu, köri, karabiber, peynir, bal. Sağlık konusunda sorun yaşayanları ayrı tutarak ve doktora danışmalarını belirleterek, bazı sağlıklı besinleri yiyebilmek için tuzun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Brüksel lahanasını buharda pişirik, tat verecek kadar tuz ile çok lezzetli şekilde yiyebiliyorum. Ancak tuz olmadan tadı yiyebileceğim durumda olmuyor. Buradan sonuçla az miktarda tuz ile bir çok sağlıklı yediğimi görüyorum. Bu ise benim için faydalı bir durum. Ancak siz yine de doktora danışın.Tereyağı da benzer şekilde yiyeceklere güzel tatlar kazandırmaktadır. Doktorunuzla konuşup, kilo konusunda da sorun yaşamaz iseniz, tereyağı bana sağladığı gibi size de, sağlıklı yemekler yemenize sebep olacaktır. Buna paralel olarak mümkün olduğu kadar fit arkadaşlarınız ile vakit geçirmeniz, sizi de onlar gibi olmanıza sebep olacaktır.


Eğer kahve içmiyor iseniz, günde 2-4 fincan içmenizi önerebilirim. Sizi daha uyanık, mutlu ve üretken bile hale getirebilir. İçerisinde yararlı antioksidanlar bulunup, Parkinson hastalığına karşı düşük riskli olmanızı sağlayabilmektedir. Bazı kanser çeşitleri, tip 2 diyabet için de risk grubunuzu düşürdüğü bilinmektedir. 1 saat önce bu kitap için yazı yazmayı planlıyordum fakat oturup yazmak için enerji bulamadık kendimde. Fakat bir kaç yudum kahve aldıktan sonra, tembel işlerle vakit geçireceğime, mutlu olacağım işe odaklanır duruma geldim. Kahvenin kötü yanı ise, kafeine alıştığınız için, uzun süre içmediğiniz zaman, baş ağrısı yapabilmektedir.

Egzersiz yapmak çocuk ve gençken kolay ve bolca yapılan bir etkinlik iken, yaş ilerleyince, evlenince ve çocuk sahibi olunca zorlaşan bir etkinlik olmaktadır. Bunun üzerinden gelebilmek için bazı ufak stratejiler kullanabiliriz. Organize edilen bir takıma katılmak, günün her saatinde egzersiz yapmak, başkaları ile birlikte yapmak gibi yöntemler, bizim egzersiz yapma ihtimalimizi artırmaktadır. Eşler olarak eğer eşimiz bir spor etkinliğine katılacak ise, bu etkinlik başkaları tarafından planlanmış ise, onu iptal etmek ya da ertelemek için bir bahane üretme ihtimalimiz çok düşüktür. Eğer takım sporları sizin için değilse, günün aynı saatinde kendiniz için egzersiz planlayabilirsiniz. Bunu bir sistem haline getirdiğimiz zaman, hem kendimiz, eşimiz ve çevremizdekiler bu saate ve etkinliğe saygı duyup, bunu engelleyici durumlar ortaya çıkarmayacaklardır. Egzersizi ise bir sonraki günü olumsuz etkileyecek yorgunlukta yapmamalıyız.

Egzersiz yapmayı günlük alışkanlık haline getirmeliyiz. Ara vermeler bizim bahaneler üretmemize ve egzersizden uzaklaşmamıza sebep olur. Ek olarak egzersiz yapmamızı sevdiğimiz şeylerlle ödüllendirebiliriz.  Peki canınızın dondurma istediği, koltukta uzanmak istediğiniz bir zamanda, nasıl egzersiz yapmaya kendinizi yönlendirirsiniz? Örneğin ufak yaşlarda bir köpek tarafından korkutulmuş iseniz, yaşınız ilerlese bile köpek gördüğünüz zaman benzer bir korku oluşabilir. Benzer bir etkiyi ise şöyle yapabiliriz. Çok yorgun ve isteksiz olduğumuz zaman, spor yapamayacağımız aklımıza gelir. Ancak neyi yapamacağımıza değil, neyi yapabileceğimizi düşünmeliyiz. Basitçe spor yapacağımız kıyafetleri en azından giyebiliriz düşüncesi ile, o kıyafetleri üzerimize giyebiliriz. Spor kıyafetlerini giyince ise, sihirli bir şekilde spor yapmaktan kaçamayız. Ek olarak da egzersiz yaparken, zorlandığımız zaman yapmayacağımız ya da bırakacağımız düşüncesi ile bunu destekleyebiliriz. Burada şunu düşünmeyelim. Bıraksak bile kendimizi başarısız hissetmeyeceğiz. %95 gibi bir oranlar egzersizlerimi yaptım. Ancak bıraksam bile hedefim spor olmadığı için, sistem kurduğum için bu iş ile ilgili, sistemde bu tür eksiklikler ve arızalar olabilir. Ancak hedefim spor yapmak olsa, ve spor yapmamış olsam bu durumda, kendimi başarısız hissederim. Ne kadar kısa egzersiz yapmanız da önemli olmayacaktır, o güne değil, uzun vadeli sisteminize odaklanıp, yine egzersiz yaptığınızı ve aksatmadığınızı düşünmek yeterli olacaktır.

Kendi kendimize söz vermek, beynimiz üzerinde olumlu etki yapmaktadır. Pozitif düşünmemize sebep olmaktadır. İnsan beyni, seçici hafızaya sahiptir. Birçok bilimsel çalışmaya göre, insanlar hatırlamak istedikleri şeyleri hatırlıyorlar. Unutmak istediğimiz şeyleri ise hatırlamıyoruz. Buna göre beynimiz iyi şansı hatırlayıp, kötü şansı da unutma eğiliminde olacaktır. Beynin bu şekilde çalışması, kendimize verdiğimiz sözlerin hatırlanmasını sağlayacaktır. İyimser kişiler ve iyimserlerin fırsatların farkında olması, kendimize verilen sözlerin çalışmasını sağlamaktadır. Eğer düzenli olarak kendinize verdiğiniz sözleri yazarsanız, bu iyimser olmaya yol açacaktır. İyimser olanlar da bilimsel olarak fırsatların farkına varmaya daha uygun kişilerdir. Sonuç şans gibi görünse bile, burada başarılı bir durum oluşmaktadır. Ayrıca çalışmalar doğuştan iyimser olmanıza gerek olmadığını, algınızı değiştirmenin buna yol açacağını iletiyor. Bu şekilde davranmaya çalışmak, şansa açık olmamızı sağlayacaktır. İyimserler, şansa ulaşmak konusunda daha yüksek orana sahiptir. Benim örneğimde, yeterli kadar yazma yeteneğim olmamasına rağmen bu kitabı yazmak istemiştim. Örneğin beynimiz bize oyun oynamaya müsaittir. Örneğin inandığımız dinin otomatik ve açıklamalı olarak doğru olduğunu, diğer insanların ise yanlış seçim olduğunu kurgular. Kendin kendinize sz vermek ve bunu günlük olarak yazmak size bir hedef geliyor  gibi görünse ve söylediklerimle çelişiyor gibi gelse de, bu aslında bir sistem ve sizin odaklanmanızı, pozitif olmanızı, yüksek eneriye sahip olmanızı sağlayan sağlayan bir mekanizmadır.


Özet olarak doğru  ve sağlıklı beslenmeye odaklanırsak, egzersiz yapmak için enerjimiz olur. Egzersiz yapınca, enerjimiz daha da artar. Bunun sonucunda ise, üretkenliğimiz, verimliliğimiz artacak ve daha pozitif hale geleceğiz. Bunların sonucunda ise, sosyal olarak aranan kişi olup, hayattaki fırsatları yakalayabiliriz. Kişisel enerjimizi geliştirdikten sonra, geriye şans konusu kalıyor. Şansı direk kontrol edemeyiz. Yaptıklarımız ile düşük şans ihtimalinden, yüksek şans ihtimaline doğru hareket edebiliriz. Birden fazla yetenek elde etmek, tek yetenek edinmeye göre şansımızı artırır. Hepimiz mutlu olmak için yaşıyoruz. Önce sağlık, sonra yeterli kaynaklara sahip olmak ve kendi takviminizi yönetmek bizi mutlu edecektir.

Kaynak:

https://www.goodreads.com/book/show/17859574-how-to-fail-at-almost-everything-and-still-win-big 

Not: Bu kitabı hepinize tavsiye ediyorum. Ufkumu açan, çok farklı bakış açıları elde edinmemi sağlayan bir kitap oldu. 

No comments: