Saturday, August 8, 2009

Peşlerinden gidecek cesaretiniz varsa, bütün rüyalar gerçek olabilir. Unutmayın her şey bir fare ile başladı.

Walt Disney'in bir hayali vardı, 'Dünyanın En Mutlu Yerini Yapmak'. Bu konuyu dostlarına açtığında dostları neden tutmayacağı hakkında bir sürü ıvır zıvır şey söylediler. Fakat o kafasına koymuştu, tutkusu vardı, bilgisi vardı ve asla vazgeçmeyecekti.

Hayal ettiği yer için bankaları gezdi ve kredi istedi. Sıkı durun, tam 302 banka onu reddetti, onun hayaline inanmadı. Ama vazgeçmediği için nihayet fikrine inanan biri çıktı ve Disneyland'ı kurdular.

Kurulduğu 17 Temmuz 1955'ten bu güne kadar her zaman insanların akınına uğrayan ve insanların 'Dünyanın En Mutlu Yeri' olarak adlettiği Disneyland tek bir adamın hayaliydi ve bu adam hayalinin peşinden sonuna kadar koştu.

Ve bir gün çıkıp şöyle bir söz söyledi;

"Peşlerinden gidecek cesaretiniz varsa, bütün rüyalar gerçek olabilir. Unutmayın her şey bir fare ile başladı." Walt Disney

Sunday, August 2, 2009

PROBLEMLERE ODAKLANMAK ile ÇÖZÜMLERE ODAKLANMAK arasındaki fark

Durum 1:
NASA uzaya astronot gönderdiğinde tükenmez kalemlerin yer çekimi olmayan ortamda çalışmadığını fark etti (yerçekimi olmadığı için mürekkep kağıdın üzerine akmıyordu).

Çözüm 1:
Bu problemin çözümü NASA'ya on yıla ve 12 milyon dolara maloldu. Öyle bir tükenmez kalem ürettiler ki bu kalem, yerçekimsiz ortamda, yukarı yönde, suyun altında ve sıfırın altından 300 C'ye kadar olan sıcaklıklarda yazı yazmaya olanak sağlıyordu.

Çözüm 2:
Peki Ruslar ne yaptı...?? Kurşun kalem kullandılar. )

Durum 2:
Japon yönetim sistemindeki en hatırda kalır çalışmalardan bir tanesi Japonya'daki en büyük kozmetik firmalarından birinde yaşanan boş sabun kutusu problemidir. Müşterilerden birisi firmaya, aldığı sabun kutusunun boş olduğu konusunda şikayette bulunmuştur.

Yetkililer hemen, üretilip paketlenen sabun kutularını sevkiyat birimine gönderen hattı izole ettiler. Bu sırada bir şekilde bir sabun kutusunun hattan içi boş şekilde geçtiği tespit edildi.

Yönetim, mühendislerine problemi çözmesi için talimat verdi..

Çözüm 1:
Mühendisler iki kişi tarafından kullanılan yüksek-çözünürlükte bir X-ışını cihazı tasarlamak için ciddi uğraş verdiler. Bu sayede hattan geçen bütün sabun kutuları izlenebilecek ve boş olmadıklarından emin olunacaktı.

Çözüm 2:
Küçük bir şirketteki sıradan bir işçi aynı problemle karşılaştığında, X-ışını vb karmaşık şeylerle uğraşmadı, onun yerine farklı bir yol buldu. Güçlü endüstriyel bir elektrikli vantilatör alarak hatta doğru yöneltti. Vantilatörü açtığı anda dolu olan kutular hattan geçerken boş olanlar hattın dışına doğru savruldu.

Buradan çıkarılacak ders

* Her zaman basit çözümler arayın
* Problemleri çözmek için mümkün olan en basit çözümü tasarlayın
* Her zaman çözüme odaklanın.

Tuesday, July 28, 2009

Bir Anı

Ünlü basketbolcu Hidayet Türkoğlu, Eminönü'nde eşiyle birlikte geziyordu. Yeni Cami'nin önünde simit satan bir çocukla karşılaştılar. Türkoğlu, yaklaştı ve "Simidin kaça... Koç?" diye sordu.
- 30 kuruş ağabey... çıtır çıtır...
- Kaç simit var?
- 70-80 tane var herhalde.
- Hepsini alsam ne tutar?
- 24 lira...
- Al sana 30 lira. Farz et ki hepsini aldım.
Ünlü basketbolcunun eşi şaşırmıştı; eşine usulca sordu: "Niye böyle yaptın? Yemediğimiz simitlerin parasını neden verdin?"
- Boş ver sorma...
Ama hanımı ısrarlıydı. Bu yüzden, Hidayet Türkoğlu açıklamak zorunda kaldı:
-Tablanın kenarı dikkatini çekti mi? İyice baksan görecektin. Köşeye bir isim kazınmıştı.
- Ne ismi?
- Hidayet...
- Yoksa?
- Evet o tezgâh eskiden benimdi.



http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2009/07/26/bir_ani

Ömer Hayyam dan

"Sünneti tut, farzı yerine getir
Bir lokmayı başkalarına da yedir
Kimsenin malına canına dokunma,
Sana cennet benden, durma, şarap getir"

Friday, June 5, 2009

{ listen to my HEART }


Flickr

This is a test post from flickr, a fancy photo sharing thing.

Sunday, May 24, 2009

Rubailer (205)

“Madendeki inciyi aradıkça madensin

Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin

Şu kapalı sözü anlarsan, anlarsın her şeyi;

Neyi arıyorsan osun sen…. “ (Rübailer, 205)