Ünlü basketbolcu Hidayet Türkoğlu, Eminönü'nde eşiyle birlikte geziyordu. Yeni Cami'nin önünde simit satan bir çocukla karşılaştılar. Türkoğlu, yaklaştı ve "Simidin kaça... Koç?" diye sordu.
- 30 kuruş ağabey... çıtır çıtır...
- Kaç simit var?
- 70-80 tane var herhalde.
- Hepsini alsam ne tutar?
- 24 lira...
- Al sana 30 lira. Farz et ki hepsini aldım.
Ünlü basketbolcunun eşi şaşırmıştı; eşine usulca sordu: "Niye böyle yaptın? Yemediğimiz simitlerin parasını neden verdin?"
- Boş ver sorma...
Ama hanımı ısrarlıydı. Bu yüzden, Hidayet Türkoğlu açıklamak zorunda kaldı:
-Tablanın kenarı dikkatini çekti mi? İyice baksan görecektin. Köşeye bir isim kazınmıştı.
- Ne ismi?
- Hidayet...
- Yoksa?
- Evet o tezgâh eskiden benimdi.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2009/07/26/bir_ani
Tuesday, July 28, 2009
Ömer Hayyam dan
"Sünneti tut, farzı yerine getir
Bir lokmayı başkalarına da yedir
Kimsenin malına canına dokunma,
Sana cennet benden, durma, şarap getir"
Bir lokmayı başkalarına da yedir
Kimsenin malına canına dokunma,
Sana cennet benden, durma, şarap getir"
Subscribe to:
Posts (Atom)